fatih terim'i iyisi ile kötüsü ile seven bir galatasaraylı olarak belgesel hakkındaki izlenimlerimi yazmaya karar verdim. biraz uzun olabilir ve daha sonra aklıma bir şeyler gelmesi durumunda söz konusu entriye tekrar eklemeler yapabilirim.
dün ilk iki bölümünü bugün de kalan iki bölümü izledim. eğer bu "belgesel" adı altında yapılmış ürünü izlediğim başka belgeseller ile kıyaslayacak olursam sınıfta kalmış, kötü bir "belgesel" olarak nitelendirebilirim. yani terim, belgeselden daha çok fatih terim ve çevresiyle yapılan söyleşiler tadında bir şey olmuş. izleyiciye futbolun ve hocanın teknik kısımlarından ziyade olayların magazin kısmını aktarmış dolayısı ile vakit ayırıp izleyen insanlara, eğer futbolla ilgili hiçbir şey bilmeyecek seviyede değilse, pek bir şey katamamıştır şeklinde özet bir değerlendirme yapabilirim. kalan kısmı neden böyle düşündüğümle ilgili olacak.
---
spoiler ---
1. Madde: futbolun teknik kısmının son derece yetersiz olması
Hoca bir şeyleri başarıyor ama bunların nasıl başarıldığı neredeyse hiç aktarılmamış. Örneğin ümit milli takımın avrupa şampiyonu olduğunu aktarıyorsunuz eyvallah, peki nasıl olmuş kardeşim bu takım? ne oynamış? taktiği neymiş? hocanın o zamanki felsefesi nasılmış? rakiplerden neyi farklı yapmış? o zamana kadar hangi rakipleri elemiş ve o rakiplerin o günkü futbol dünyasındaki ağırlığı neymiş? (hatırladığım kadarıyla sadece cezayir'den bahsetmişler) bunların hiçbirisi yok. aynı şey tüm belgesel için geçerli. adam uefa kupasını alıyor ama nasıl aldığını bilmiyoruz. o günkü futbol anlayışından farklı bir anlayışa sahip olması gerek ki bu başarıları elde etsin değil mi? ümit davala'ydı sanırım başka birisi de olabilir tabi, "bir anda 2-5-3 formasyonuna döndük kimsenin yapmadığı bir şeydi bu" diye bir cümle kuruyor. neden bunu seçmiş mesela? neyi yanlış yapıyorlardı da bu formasyonla çözeceğini düşünmüş? hiçbirisi yok
aynı şeyler italya dönemi için de geçerli. adam, belgeselin anlattığına göre, orta sıra takımı fiorentina ile italya kupası finaline çıkıyor ama nasıl çıktığını bilmiyoruz. o zaman italya'da oynanan futbol ne (ki italya o yıllarda dünyanın en iyi ligi), fatih hoca yine galatasaray'da yaptığı taktiği mi uygulamış yoksa içinde bulunduğu şartlara uygun farklı stratejiler mi geliştirmiş? bilmiyoruz. tek bildiğimiz "benim yönettiğim takımlar kaybetmekten korkmaz, hep hücum eder, oyunu rakip sahaya yığar" tüm belgeselde taktikle ilgili söylenen şeylerin hepsi bu minvalde. diğer bütün dönemler için bu kısım hep aynı ilerlemiş dolayısıyla o kısımlar için de aynı şeyleri yazıp yazıyı uzatmak istemiyorum.
2. Madde: karşıt görüşlü insanların belgeselde yer almaması
yazının başında terim isimli yapıtın belgeselden çok fatih terim ve çevresiyle söyleşi olduğunu belirtmiştim. bunun en büyük sebeplerinden 2.si de bu. belgeselde karşıt görüşlü kimse yok. hoca uefa'dan sonra gittiği her takımdan (özhan canaydın dönemi hariç dersek) olaylı ayrılmış ama belgesele göre hocanın hiç suçu yok. fiorentina, milan, iki galatasaray dönemi, iki milli takım dönemi geçirmiş ama bak sen şu allah'ın işine hep çalıştığı insanlar ve içinde bulunduğu şartlar sıkıntılı. yahu en basitinden milan döneminde oyuncuların hocanın ayağını kaydırdığı söylenir. çağırsana kardeşim pirlo'yu belgesele. adam kitabında bile bahsetmiş fatih terim'den gelsin anlatsın. mesela fatih terim bize göre şunu şunu yanlış yaptı, taktiği kötüydü, iletişimi kötüydü (her ne sebeple ise) bu yüzden de milan'dan gönderildi desin adam anlatsın derdini. fiorentina, milan, aysal dönemi, burak elmas dönemi, 2 milli takım hepsini ayrı ayrı saysan 6 farklı ayrılış yapar hepsinde mi hocanın çalıştığı insanlar suçlu arkadaş? belgesellerin amacı olayları tarafsız ele almak değil mi? çağır mesela fiorentina başkanını adam anlatsın. he karşıt görüşlü insanları çağır, yer almayı kabul etmezlerse belirt biz çağırdık onlar gelmedi diye (öyle bir şey olacağını da sanmıyorum). fatih terim ünal aysal'ın beni kovduğunu televizyondan öğrendim diyor, sorsanıza ünal aysal'a niye böyle yapmış?
dolayısıyla farklı perspektifleri görmemiz açısından da sınıfta kalmış çünkü sadece fatih terim gözünden aktarmışlar olayları.
3. Madde: olayların üstün körü geçilmesi
bu madde biraz da 1. madde ile ilgili denebilir. hocanın başarılarını hangi durumlara karşı ve nasıl alındığı hiç anlatılmamış (euro 2008 hariç). ümit milli kimlere karşı oynayıp dünya şampiyonu olmuş? performansı nasıl? uefa'da galatasaray rakiplerini nasıl elemiş? oradaki futbolu nasıl? Hoca felsefesini oluştururken kimden etkilenmiş? Jupp derwall'in fotoğrafını koyup geçeceğine oluşturduğu galatasaray ekolünden ve bu ekolün terim'e olan etkisinden bahsedebilirlerdi. Uefa'ya gelmeden önceki şampiyonlar ligi grubundan biraz bahsetmişler, bir de leeds maçı magazinsel olduğu için ondan bahsetmişler o kadar. ben şimdiki gözle baksam galatasaray'ın uefa'da elediği bologna, mallorca gibi takımlar köy takımı. o zamanki güçlerini anlat bize bilelim.
bu madde ile ilgili en önemli olay ise 3. galatasaray dönemindeki şampiyonlar ligi çeyrek finali başarısını hiç anlatmamışlar. galatasaray'ın grupta gösterdiği performans hiç yok. çok kötü başladığı grup serüveninde manchester united'lı grupta son 3 maçını da kazanarak (ki buna united da dahil) 2. çıkıyor daha sonra son 16'da evinde berabere kaldığı schalke'yi (ki adamlar grup lideri olacak kadar güçlüler o zaman) deplasmanda yenip eliyor ve öyle real madrid'in karşısına çıkıyor. bunları hiç anlatmadan, maçların yarattığı etkileri anlatmadan (ki o maçlarda galatasaray taraftarının stat performansı da mükemmeldir) direkt real madrid eşleşmesinin istanbul ayağına atlamışlar. ulan sırf schalke eşleşmesinden 15-20 dakika bahsedilir hadi onu geçtim bari git real madrid'le oynadığımız ve bernabeu'da 3-0 yenildiğimiz maçtan bahset. burak'a verilmeyen penaltıdan, çıkması gereken ama çıkmayan kırmızı kartlardan... bahset ki olayın önemi artsın bu takım real madrid'in karşısına gelmiş de nasıl gelmiş, maçı 3-2 kazanmış ama maçın önemine dair hiçbir şey yok. her şeyi geçtim bir türk kulübünü şampiyonlar liginde çeyrek final oynatma başarısının önemine hiç değinilmemiş. üstün körü bahsedilip geçilmiş.
aynı şekilde son galatasaray dönemi'nde kazanılan 2 şampiyonluktan da hiç bahsedilmemiş. abartmıyorum gerçekten hiç bahsedilmemiş. adam sezon ortasında takıma gelip şampiyon yapıyor, ertesi sezon tekrar şampiyon yapıyor üstelik "8'de kapanır 18'de" diyerek. ulan belgeselin başından beri asla pes etmez diye diye bitiremediğin fatih terim için madrid'inden, schalke'sine, şl grubundan, 8-18 olayına bir sürü somut örnek var koysana kardeşim? ama sen bundan bahsetmiyorsun. e bu belgeseli niye çekiyorsun o zaman amk? hocanın bodrumdaki evini göstermek için mi? beşiktaş'a 1 golden şampiyonluk kaybediyoruz ama bu da yok. zaten asıl bu tarz dramatik olaylar belgeselin ilginçliğini artırır ekle bunları işte belgesele? uefa'da adam dar kadro ile gruptan lider çıkmış barcelona ile oynayamadan gönderilmiş... sen bunları eklemiyorsun bize fatih terim'in damadını dinletiyosun "tavlada bile hırslı" diye geveliyor bir şeyler. yapma ya vay amına koyim tavlada bile hırslı demek... tavlanın amk.
belgeseli sıkıntılı yapan asıl maddeler benim gözümde bunlardı. diğer birkaç spesifik noktaya değinmem gerekirse eğer şunları ekleyebilirim:
hakan şükür olayında yukarıda da yazılmış. detaylı bir şekilde yer almasa da en azından leeds maçında attığı golü söyle. erken gol bulduk deyip geçeceğine, de işte "hakanın attığı golle erken öne geçmemiz iyi oldu" de kapat detaya girmeden. en azından temele oturt. hakan şükür'ün içinde bulunduğu ama es geçilen diğer konular için de aynı şey geçerli.
diğer bir husus da yorumcuların yıkama yağlama işlemi. şansal büyüka abartarak bi anı sallıyor (belki de adam gerçekten öyle hatırlıyordur her ne kadar inanmasam da) arkasına o anın videosunu koyuyorlar.
aha da bu
kaleye giden topa bak amk asdkjasldka. ulan hadi şansal bunu abartarak, bilerek veya bilmeyerek anlattı sen niye dalga geçer gibi koyuyorsun bunu arkasına. fatih terim topa pis burun vurmasa top auta çıkacak ne çizgisi lan? bu tarz gereksiz büyütmelerle hocaya faydadan çok zarar vermişler belgesel boyunca.
---
spoiler ---
sonuç olarak belgesele(!) puanım 4.5/10. futbolun teknik kısmı ile ilginiz yoksa sizi eğlendirir. 4.5'u da o yüzden verdim öyle veya böyle izletiyor kendisini. ben pek sıkılmadım izlerken, bildiklerimin üzerinden geçmiş oldum. ama üzüldüğüm nokta ülkenin en büyük futbol figürlerinden birisine çok daha kaliteli ve yıllarca akılda kalacak bir belgesel çekilebilirdi. başarıları ve olaylı yaşantısı buna müsaitti ama sıçıp sıvanan bir yapım olmuş.